1925 yılında, Halil Arazoğlu Kurtuluş Savaşı’ndan döndüğünde, yalnızca ormanlarla kaplı topraklar vardı. Ormandaki asırlık zeytin ağaçlarını gün yüzüne çıkardı, en güçlü fidanları dağların zirvesinden taşıdı. Daha verimli topraklara diktiği fidanlarla yeni bahçeler kurdu. Böylece bölgenin en verimli arazilerinde üretim yapılmaya başlandı.
Bu miras, damadı M.Kabasakal’a geçti. Zeytin bahçelerinin bakımını üstlenirken, bir yandan da elde edilen zeytinyağını lokal pazarlarda satmaya başladı. Memecik zeytinleriyle aile üretimini daha geniş bir alana taşıdı. Bölgenin en kaliteli zeytinlerinden zeytinyağı üretme geleneğini sürdürdü.
Oğlu H.Kabasakal ve eşi, bu mirası daha da ileri taşıdı. Üretim alanını iki katına çıkardılar. Artık yalnızca yerel pazarlara değil, büyük ölçekli fabrikalara zeytinyağı gönderiyordu. Ve küçük ölçekte de olsa uluslararası pazara gönderim yapabilmişti.
Venüs, Artemis ve Minos adını taşıyan ilk üç ürünle yola çıkan Venarmis, markalaşma sürecini tamamlayarak e-ticaretle pazara giriş yaptı. Zeytinbahçeleriyle çalışmalarını sürdürüyor. Geleneksel üretimi modern tasarımla birleştirerek, zeytinyağı mirasını geleceğe taşıyor. Her damlasında doğa, emek ve tarihi barındıran Venarmis, nesilden nesile aktarılan bir değeri temsil ediyor.